DRAMAFON
Olup bitenlere göz yumabilirsiniz…
Ama kulaklarınız her şeyin şahididir…
Hiçbir
dilde Dramafon diye bir sözcük yok… Ancak biraz düşünüldüğünde bu sözcüğün
yalnızca sesle kurulan bir dramatik yapıyı işaret ettiğini anlamak da hiç zor
değil…
Dramafon,
insanları git gide tek tipleştiren, aynılaştıran, tüketim çılgınlığına iten
televizyon kültürünün, herkesi efsunladığı günümüzde, Kapitalizmin göz
bağlayıcı, çok yüzlü ve hem de yüzsüz iktidarına karşı, çok sesli bir
haykırıştır…
Dramafon
hareketi, 2008 yılında birkaç radyocu, akademisyen ve sanatçının bir araya
gelmesiyle başladı. İlk olarak Türkiye’nin
ilk Radyo Oyunu ve Radyo Kültürü Dergisi’ni yayınlamak için yola çıkılmıştı. Bertolt
Brecht, Antonin Artaud, Harold Pinter, Tom Stoppard, gibi yazarların biraz az
bilinen belki biraz da göz ardı edilen Radyo Oyunu çalışmalarına odaklanan Dramafon
Dergisi, 2008 yılında dört sayı yayınlandı ve farklı çevrelerden oldukça olumlu
tepkiler aldı…
Radyo1920’lerde, sesin insanlara ulaştırılabilmesini sağlayan
teknolojik bir devrimdi… Ama artık 2000’li yıllarda radyonun yanı sıra, evlerinde, ofislerinde bilgisayarlarının başlarında,
otobüslerde, trenlerde, vapurlarda, dolmuşlarda, kulaklarında kulaklık, çok
farklı teknolojilerle, bambaşka seslerin, sözlerin özlemini duyan milyonlar
var… Dramafon yakında bütün yol ve yordamlarla bağımsız ses sanatını bu
milyonlara ulaştıracak…
2009
yılının ilk aylarında Dramafon mevsimlik bir seçki yayınladı… Dramaphone 2009
Kış Seçkisi, Ars Akustika anlayışıyla radyo sanatı teorisi üzerinde çalışmaya
başladı… 2009 Nisanında Dramafon Radyo
Oyunu Ve Ses Kültürü Derneği kuruldu. Bir dernek olarak Dramafon hareketi,
konusunda çalışan tek sivil toplum örgütü olarak, ses kültürü
araştırmacılarıyla, edebiyatçılarla, müzisyenlerle, radyocularla ve
tiyatrocularla disiplinler arası projeler üretiyor.
MANİFESTO DRAMAFON
1.
Ses hep vardı, vardır ve var
olacaktır.
2.
İnsanın varlığı sonludur fakat
insanın sesi sonsuzdur. Bu sözün dayanağı metafizik değil fiziktir.
3.
Görme mekanizması yanılsamaya
dayalıdır. Üç, belki de daha fazla boyutlu evreni, iki boyuta indirgeyip algıladığını
sanmaktır görmek. Görsel bütün sanatlar ve teknolojiler, görme aygıtının teknik
zaafları ve yanılsama üzerine kuruludur.
4. Radyo, Dramafon sanatını kitlelere
değil, birer birer bireylere ulaştıran bir teknolojik aygıttır. Sesi bir
insandan diğerine ileten her teknoloji, Dramafon için radyo denli değerli bir
araçtır.
5.
Dramafon sanatında insan; kitle,
grup, müşteri, seçmen, cemaat, seyirci değil, duyan bireydir. Deneyim özgündür,
biriciktir, duyanın beyninde olup biter.
6.
Dramafon sanatı alınıp satılamaz.
Gerçek ve sahici bir deneyim olan Dramafon sanatı, insanlara bir şey satmak
için kullanılamaz.
7.
Dramafon sanatı denetlenemez.
8. Dramafon,
kâğıttan cenderesini kendi elleriyle yırtıp taşan şiirdir, dile gelmiş
müziktir, bütün felsefi anlamlarıyla katışıksız sözdür, dram sanatını doğuran
çekirdekteki özdür.
9.
Dramafon çocukların, şairlerin,
âşıkların, delilerin ve devrimcilerin kadim dilidir.
10.
Dramafon sesin egemenliğinin
parolasıdır. İşareti, duyan her kişinin aklında, kalbinde ve ruhunda
biriciktir, ayrı ayrıdır.
11.
Dramafon; eskiden radyo oyunu diye
bildiğiniz, bugün ve gelecekte duyacağınız, sesle kurulmuş bütün dramatik
sanatların ortak adıdır.
Ağzınızı
kımıldatıp, söylüyormuş gibi yaparak bu tek sesli koronun içinde gizlenebilirsiniz…
Ya da kulak veririsiniz Dramafon’a… Hem de ‘Ses’
veririsiniz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder