Radyo
Sanatı Manifestosu
Dadaist yazar Raoul Hausmann 1935 yılında kendi
romanından alıntıları biraraya getirerek bir gösteri hazırlar. Detaylarla
yüklenmiş metin, betimlemeler bakımından da oldukca zengindir. Akustik
vurgulara fazlasıyla önem veren bu sunum, Moholy-Nagy'nin önemine değindiği
oluşumun ilk habercisidir. Tanınmış edebiyatçıların çoğu kendilerini bu yeni
oluşumun dışında tutsalar da -William Burroughs bu durumu korkuya bağlar-
maceraperest sanatçıların katkılarıyla, geçen 65 yılda radyo sanatı sadece
kendini geliştirmekle kalmaz, katıksız bir sanat formundan melez sanat
formlarına yakınlaşırken yeni medyanın kullanımıyla yeni formların oluşumuna
katkıda bulunur. Bugün hala radyo sanatının/edebiyatının benimsenmişliğinden,
yaygınlığından bahsedilemese de, kitle iletişimi, yenilik ve yaratılıcılıkta
teknoloji kullanımına ve kavramsal bir devrime kaynak oluşturduğu kesindir.
Radyo sanatı en basit tanımıyla, gerçekleştirilmesi ve dinleyiciye
ulaştırılması büyük ölçüde radyo teknolojisiyle sağlanan sunumlardır. En
katıksız şekliyle radyo sanatı, radyofonik malzemelerin (radyo yayınlarından
yapılan alıntılar) radyofonik teknolojiyle harmanlanıp dağıtılmasıdır. Ancak
radyo sanatı nadir olarak katıksız biçimde karşımıza çıkar. Yaygın olan ise
çoğunlukla diğer sanat formları ve onların kullandığı malzemelerle (ses ve
müzik kayıtları, canlı okunan veya kaydedilmiş metinler gibi) zenginleştirilmiş
bir yapıdır. Stockhausen'la birlikte Almanya'nın en önemli çağdaş
bestecilerinden biri olarak anılan Georg Katzer'in 1985 yılında
gerçekleştirdiği, 1933-45 yılları arasında, Nazi Almanya'sının radyo
yayınlarından bir kolaj olarak tasarladıgı "Aide Memoire" katışıksız
yapıya örnek gösterilebilir. Öte yandan Alman yazar ve şair Andreas Ammer
1997'de Bayer Radyosu için gerçekleştirdiği "Odysseus7"da radyo
kayıtları, insan sesi, elektronik cihazlar, vurmalı çalgılar, gitar ve
thereminin yani sıra kostüm, dekor gibi görsel malzemeler de kullanır. Kısacası
radyo sanatı farklı malzemeler kullanılarak gerçekleştirilen ancak dinleyiciye
ulaştırılması sadece radyo teknolojisiyle sağlanan sanattır. 1998 yılında ORF
Kunstradio'nun gerçekleştirdiği Kunst in der Stadt II/Immersive Sound
etkinlikleri dahilinde Robert Adrian X tarafından yayınlanan radyo sanatı
manifestosunda da, radyo sanatı 12 maddeden olusan esnek bir çerçeve içine şu
şekilde yerlestirilir:
1. Radyo sanatı, radyonun bir sanat medyumu olarak kullanılmasıdır.
2. Radyo sanatı yapım stüdyolarında değil, duyulduğu yerde oluşur.
3. Ses kalitesi, kavramsal orijinalliğe göre daha az önem taşır.
4. Radyo sanatı neredeyse hep başka seslerle (ev içi sesleri, trafik,
televizyon, çalan telefonlar, oynayan çocuklar gibi) birlikte dinlenir.
5. Radyo sanatı ses sanatı'ndan (sound art) ve müzikten farklıdır. Radyo
sanatı radyonun kendisidir.
6. Ses sanatı ve müzik, sırf radyodan yayını yapılıyor diye radyo sanatı
olarak düşünülmemelidir.
7. Radyo alanı (radio space) radyonun dinlendiği heryerdir.
8. Radyo sanatı, radyo alanı içinde ses nesneleri kullanılarak yapılan
deneylerin tümüdür.
9. Bir radyo eserinin ses kalitesini her dinleyicinin kendi radyosu
belirler.
10. Her dinleyici, kendi alanlarının sesiyle birleşen eserin kendisine
özel versiyonunu dinler.
11. Radyo sanatçısı, bir radyo eserinin kontrol edilemez bir deneyim olduğunu
bilir.
12. Radyo sanatı "radyo" ve "sanat"ın birleşimi
anlamına gelmez. Radyo sanatı, sanatı yapanların oluşturduğu radyodur.